28 Şubat 2014 Cuma

Hayaldi Gerçek Oldu!

Bir rüya gördüm dün... Ödüm koptu

Bir Kulüp düşünün, normalde geriye 2 yarışması kalan (biri iptal edildiği için) şampiyonada ikinci sırada olsun 500-600 puan farkıyla. Son yapılan yarışmada en yakın rakibinin gerisinde kalsın ve durum pek de kapanacak gibi gözükmesin, farz edelim.

Bu Kulübün adı X kulübü olsun. Ha, unutmadan, sahibi de şampiyonanın kurallarını koyan, kitabını yazma yetkisi olan, istediği değişikliği kafasına göre yapan, kimsenin hesap soramadığı, kimseye hesap vermeyen, "sonra konuşuruz buranın meselesi değil" diye her seferinde itirazları geçiştirip duran, kimin hangi klasmanda yarışacağına bile karar veren, "Mesih", "Tanrı", "Ulu Manitu", TEKNİK KURUL Başkanı olsun...

Hayal işte, yoksa hiç olur mu öyle şey?

Neyse efendim, bu hırslı arkadaşımız, önce sezon başında MHK Başkanının sporcularından birini kendi kulübüne transfer eder. Baktı ki geçiliyor... Gider başka kulüpler, birisi yine MHK üyelerinden birinin kulübü olan ve bu sporcuların da kendi kulübünden yarışmasını sağlayacak girişimleri tamamlar.... Kolay tabii, kuralları kendi yazdığından, yasak değil, istediği zaman istediği değişikliği yapabiliyor ne de olsa.

Kağıt üzerinde bunda sorun yok evet. Ama hani hayal ya, o hayaldeymişizi gibi düşünüp sorularımızı soralım mı, sanki cevap alacakmışız gibi? Ne dersiniz? Hayal içinde hayal olsun :)

1. Bugüne kadar yetiştirdiği sporcusunu, bu şekilde, neye yol açacağını bile bile, nasıl bir haksız ortam yaratacağını bile bile gidip birincilik yarışındaki bir kulübe oylece bırakıveren kulüpler... Sevgili arkadaşlar, adil mi bu? Oldu mu şimdi? Biz kimsenin adamı değiliz diyorsunuz, hiç yakışıyor mu? MHK'de görev aldınız siz, tarafsızlığın en önemli olduğu yerde... Halen de sürüyor bu titriniz, şimdi ne düşünür insan, bugüne kadar kime nasıl puan verdğiniz veya vereceğinize dair????


2. Bu işin sonu var mı? Birileri gidip son yarışmadan önce 10 kulübün sporcusunu alsa, 100-200 sporcuyu kaydettirse, ne olacak? Kim ne diyebilir? Kimse bir şey diyemez, çünkü o yolu bizzat TEKNİK KOMİTE BAŞKANI'nın kulübü açmıştır. Peki bu şekilde biten bir şampiyona adil mdiir? Neyi ölçer? Kimin daha iyi sporcular yetiştirdiğini mi, yoksa kimin bu artık güvenemediğim camiada daha fazla bağlantısının olup, bu tip etik olmayan hareketlerde bulunacak kadar da gevşek bir hayat görüşü olduğunu mu?

3. Bahsi geçen transferleri yapabilmek için Bursa yarışmasının kayıt tarihini resmi siteden duyurarak 1 gün uzatmadınız mı? Yine bu transferleri aman kimsenin ruhu duymasın kayıtlar kapanana kadar diye, aba altından yürütüp, resmi siteden duyurulması gerekiyorken saklamadınız mı? Hatta insanlar strateji yapamasın diye, önceki yarışma sonuçlarını, tamı tamına 1 hafta elinizde bekletip yayınlamadınız...



Sonuç:


Sezon başında kural kitabını eleştirdik. Geniş bir şekilde eleştirdik. Daha sonra üzerinde değişiklikler yapıldı, bize haber verilmeden, duyurulmadan. Şu anda da yapılıyor, takip ediyorum, hiçbiriniz farkında değilsiniz dostlar. Sezon içerisinde kural değiştirilemez ibaresine rağmen o kitaba eklemeler oluyor.... Neyse biz bir şeyleri öngördük. O yüzden bu kural kitabını bu kadar eleştirdik... Olacakları az çok biliyorduk, çıkacak sorunları görüyorduk. En az 6 çiftle final yapılması kuralı gibi... Yeri geldi Paranoyak dediniz bana, soylediklerimizin hepsi tek tek çıktı, yalan mı?

Fakat itiraf ediyorum.... Bu seviyede bir çakallığı, boylesine bir uyanıklığı, böylesine bir güç hırsını, gözü dönmüşlüğü benim gibi "has bir paranoyak" bile öngöremezdi, öngöremedi... Aklımın ucundan bile geçmezdi bu camiada, kendisince böylesine isim yapmış, köküne kadar sevgi, saygı ve aşk dolu bir adamın bu derece etikten uzak hareket edeceği. Özür dilerim, öngöremedim, bu kadar ileri gideceğini düşünemedim. Bu kadar dibe vuracağını bilemedim...

Neyse ki, Bunların hepsi hayal ürünü. Elbette böyle bir şey olmaz, olamaz. Nefes nefese, terler içerisinde uyandım rüyamdan çok şükür... Oh...

*   *   *

Günün Karikatürü




*  *  *


GERÇEK HABERLER

Bu kadar hayal yeter, biraz da gerçeklerden bahsedelim, sizlere güncel haberleri sunalım.


Sezonun son 2 yarışmasına girdiğmiz şu günlerde, lider ANGORA DSK'nın 500-600 puan kadar gerisinde bulunan, yarışma kurallarını koyan Salsa Teknik Komitesinin Başkanı Berkan Kaymaz'ın kulübü KRİPTO DSK, Bursa yarışmasından önce ani bir manevrayla Zafer Coşkun'un kulübü MUĞLA DSK'nın aşağıda yer alan sporcularını transfer etmiştir. Hatırlayacağınız gibi Zafer Coşkun hafta içerisinde, son yarışmada A KLASMAN'da yaşanan kural hatasından dolayı istifalarını sunacaklarını belirten 3 MHK üyesinden biridir.

İbrahim Engin - Zeynep Çakar
Müeyyet Okan Çakar - İlayda Tosun
Fevzi Deniz Işıldar - Ceren Tufan
Ahmet Can Çınar - Gamze Şahin
Mustafa Serkan Mart - Emine Seyda Çetin

Bahsi geçen isimler, MUĞLA DSK'nın geçtiğimiz İSTANBUL yarışmasında kulübü temsil eden kafilenin tamamını oluşturuyor. Böylece bu sporcuların bugüne kadar MUĞLA DSK'ya kazandırdıkları puanlar sıfırlanıyor ve bundan sonra kazanacakları puanlar KRİPTO DSK hanesine yazılıyor.
KRİPTO DSK benzer bir transfer hamlesini, MHK Başkanlığı'ndan istifası söz konusu olan Emre Çay'ın kulübü SEANS DSK'dan sezon başında yapmıştı.

Sezonun son 2 ayağına girerken KRİPTO DSK'nın ANGORA ile arasındaki farkı kapatmaya yönelik bu çabaları bakalım sonuç verecek mi. Vermezse usta yönetici, yılların tecrübesi Berkan Kaymaz acaba bizlere daha ne gibi "incelikler" öğretecek, tüm salsa camiası merakla bekliyor.

Bursa'da görüşmek üzere









25 Şubat 2014 Salı

Sezon Ortası Analizi

TDSF Kulüplerarası Salsa Şampiyonası'nın 3. ayak yarışması da geride kaldı. Geriye de tam 3 yarışma kaldı. Sezonun ortasına geldiğimiz bu günlerde her ne kadar 3. ayak ile ilgili ciddi tartışmalar sürmekte olsa da ve her ne kadar MHK'nin istifası ve son ayaktaki A Klasman sonuçlarının tescil edilmemesi ciddi şekilde gündeme oturmuş olsa da, konuyu biraz bunlardan uzaklaştırıp, dans sporunun stratejik boyutuna taşımak gerekiyor sanırım...

Aşağıdaki bağlantıda, şu an kulüpler arası sıralamada ilk 6'da bulunan kulüplerin son yarışmada elde ettikleri puanların dökümünü paylaştım. Elbette burada bilhassa A klasmana dair verilecek iptal kararı sonucunda ciddi değişiklikler olacaktır ancak yine de durumu incelemek adına önemli bir veridir. Aynı şekilde önümüzdeki günlerde bu tablodan bugüne dek yapılmış yarışmalardaki 6'dan az sporcunun katılımıyla açılmış ve klasmana dahil edilmiş tüm kategorileri düşerek bir hesaplama daha yapacağım. Zira kural kitabımız finallerin en az 6 çiftle yapılabileceğini söylüyor. Dolayısıyla daha az katılım olan klasmanlar, puanlamaya dahil edilmemelidir, klasman dışı değerlendirilmelidir.

(Maalesef tüm kulüpleri ekleyecek vaktim olmadı. Kulüp ve sporcu olarak özellikle istediğiniz hesaplamalar varsa, facebook üzerinden veya buradan bana ulaşabilirsiniz. Yardımcı olmaya çalışırım.)

TABLOLAR

Bu link'i  YENİ BİR PENCEREDE açtıktan sonra bir yandan buradaki yorumları tablodan takip etmeye devam ederseniz daha anlaşılır olacaktır.

Bu tabloya göre:

1. İlk 6 sıradaki kulüpler arasında toplamda A klasmandan en çok puan kazanan kulüp Crypto olarak gözüküyor. Bunda elbette sporcularının büyük bölümünün bu klasmanda yarışması öenmli rol oynuyor.

2. Buna karşılık, sporcu başına ortalama puanda, A klasmandaki en başarılı kulüp çift başına 198,3 puanla ABDA'dır. Buradan da sporcuların daha sık final ve podyum gördüğü anlaşılmaktadır.

3. Yetişkinler B klasmanda hem puan toplamı hem de ortalamada en önde bulunan kulüp ABDA'dır.

4. Yetişkinler C klasmandan en çok puanı ANGORA toplamıştır ve bunda sezon genelinde tam 66 sporcunun payı vardır. Buradan çıkatacağımız sonuç, aslında mevcut puan sisteminin yetişkinler kategorisinde sporcuların sıralamasından ziyade, kulüplerin kaç sporcu ile temsil ediliyor olmalarına önem verdiğinin anlaşılmasıdır. Yani KALİTE'den ziyade SAYI'ya önem vermektedir ki bu da zaten C klasmanda ve B klasmanda neden bu kadar düşük kalitede performanslar izlediğimizi anlatmaktadır sanırım.

5. C Klasmanda ortalamada en efektif kulüp sporcu başına 90,96 puanla TARZ Dans'tır.

6. Alt yaş gruplarını en etkili kullanan kulüp de yine TARZ Dans olmuştur. Alt yaş gruplarından 300 puana civarında katkı sağlayan kulüp, bu değerle, toplam puanlarının 15%'ini alt yaş gruplarından elde ederek alt yapıya verdiği önemi göstermiştir.

7. Fakat TARZ Dans toplam puanlarının 15 % e yakın bir bölümünü alt yaş gruplarından alabilmek için, sezon boyunca yarıştırdığı sporcuların 70 % ini bu yaş gruplarına ayırmak durumunda kalmıştır. Bu da mevcut kulüp puanlama sisteminin alt yapıya ne kadar az değer verdiğini göstermektedir. Yarışmacılarınızın neredeyse dörtte üçünü alt yapıya ayırıyorsunuz fakat bu size son derece cüzi puan getiriyor. Gözden geçirilmesi gereken bir nokta olduğunu düşünüyorum.

Daha bir çok yorum yapılabilir ama önümüzdeki günlere saklıyorum bunları. Zira hem son yarışmaya dair alınacak kararlarla önümüzü görmemiz hem de puanların detaylarına inerek en çok podyum gören, en çok finale çıkan kulüp ve sporcuları da analize dahil etmekte fayda görüyorum.

Yorum ve görüşlerinizi beklerim.

24 Şubat 2014 Pazartesi

AVM'de "Artistik" Hadiseler

Haftasonu TDSF tarafından Maltepe Park AVM'de Türkiye Salsa Şampiyonası düzenlendi. Dünya Şampiyonası'nda ülkemizi temsil edecek çiftin de belirlendiği bu yarışma için TDSF'den alınan duyumlar dansı daha geniş kitlelere yaymak, sevdirmek maksadıyla ülkenin en prestijli -olması gereken- yarışmasını bir AVM bünyesinde gerçekleştirilmeye karar verildiği yönündeydi.

Yarışmaya katılan birçok sporcu, antrenör ve izleyiciyle yaptığım görüşmelerden çıkan sonuç, mevzunun en iyi haliyle bile ancak "kaş yaparken göz çıkarmak" olarak görülebileceği yönünde. Maddeler halinde kısaca anlatalım:

1.  MEKAN: 
Işıklandırma ve zemin harika. Yani yarışma için anlaşılan ajansın ve AVM'nin sağladığı kalemlerde sorun yok. Sorun organizasyonda, planlamada...

Yarışma için tahsis edilen alan AVM'nin içinde, mağazaların arasında bulunan, normal bir AVM koridoru. Dolayısıyla hakemler, sporcular, masa, kameralar, basın ve seyircileri kaldırabilecek büyüklükte bir yer ayrılmamış. Eh, salsanın İstanbul'da daha bir hafta önce spor salonlarına bile zor sığdığı görülmüşken, bir AVM'nin ufacık bir koridorunda insanların üst üste kalması sanıyorum normal. Bunun öngörülememiş olması ise nereden baksanız anormal...


Yarışmacıların soyunma odalarından çalınan eşyalarına, yaşanan güvenlik sorunlarına ve ufak tefek diğer sorunlara hiç girmeyeyim.

Fotoğraf karesinin sağ ve sol tarafındaki mağaza vitrinlerinden, giriş çıkışlarıda ne gibi sıkıntılar yaşanabileceğini görebilmek mümkün


2. MEMNUNİYET: 

Yarışma alanı ve çevresindeki kalabalık, o koridorda bulunan mağazalara giriş ve çıkışı engellemiş ve bu da mağaza yöneticileri ve AVM yöneticileri arasında ciddi tartışmalara yol açmıştır. Doğal olarak mağaza yöneticileri, kendileri ve ürünleriyle hiç ilgisi olmayan, dikkati tamamen yarışmaya yönlenmiş fakat neredeyse mağazalarının içine kadar girmiş bu kalabalıktan şikayetçi olmuşlar. Zira koridor o kadar kalabalık hale gelmiş ki, gerçekten o mağazaya gelmek isteyen, yarışmayla ilgisi olmayan, gerçek AVM müşterilerinin mağazaya erişimi kalabalıktan dolayı engellenmiş. 

Şu gerçeği unutmayınız. AVM'lerin gerçek müşterisi siz ya da ben, ya da herhangi bir başka birey değildir. Bizler AVM'de bulunan mağazaların müşterisiyiz. Ödediğimiz paralar o mağazaların hesabına giriyor. AVM'lerin müşterisi ise o mağazalardır. AVM yönetimlerinin görevlerinden biri, bir takım aktivitelerle AVM'ye daha fazla insan çekmektir. Bu yarışma da aslında jonklör şovu, palyaço gösterisi, ufak tefek konserler gibi haftasonları insan çekmek için düzenlenen organizasyonlarından biri olmuştur, maalesef.


3. MAKSAT:

Peki bu yarışmanın bir AVM'de gerçekleşmesi, en iyi şartlarda ne gibi imkanlar sağlardı?

a. Dansı daha geniş kitlelere yaymak
b. Dansa yönelik algıyı pozitif yönde etkilemek ve bu şekilde belki geleceğe yatırım yapmak (yeni sporcular vs.)
c. Sponsor imkanları. Bu yarışmanın başarılı bir organizasyon olması, AVM açısından poziyif sonuçlanması gelecekte başka sponsorlukların da önünü açabilir.

Bunlara eklenebilecek başka maddeler de olabilir fakat ben biraz daha genel incelemeyi tercih ediyorum. Şimdi bu bağlamdaki sonuçlara bakalım:

a. Evet, dans yarışmasını AVM'de kalabalık bir kitlenin izlediğini görüyoruz. Bu insanların büyük bölümünün de özellikle yarışma için oraya giden, sporcuların eş, dost, akrabası ve normal şartlarda salsayı, yarışmaları takip eden kitle olduğunu öğreniyoruz. Yani dansın şu an dışında bulunan kitleye çok da ulaşılabilmiş değil bu yarışmayla. O yüzden bu argümanı eliyoruz... Kazanım yok.

b. Dansın dışında bulunan büyük bir kitleye ulaşılmış bile olsa, -ki maalesef ulaşılamadı- izleyen her 100 anneden bir tanesi (en iyi ihtimalle) "benim de çocuğum dansa başlasın" dese, elde edilecek maksimum "genç yetenek" sayısı kaç olabilir? 1000 annede 10 kişi, o da hani, belki... Bu da inanılmaz derecede iyimser bir tahmin. Yani pek de geçerli bir argüman değil diyebiliriz. Kazanım yok.

c. AVM açısından yarışmanın, gerçek ve en önemli müşterileri olan mağazalarla yapılan kavgalar, mağazalara ulaşamadığı için küfreden müşterilerle dolu bir etkinlik olarak geçtiğini düşünecek olursak, bu işe girdiklerine pişman olduklarını tahmin etmek pek de zor değil. AVM'lerin genelde büyük şirket ve gruplara ait olduğunu, bu firmaların da birbirlerinden sürekli haberdar olduğunu da göz önünde bulundurduğumuzda, ne Maltepe AVM grubunun, ne de bu yarışmanın etkilerini takip eden diğer firmaların kolay kolay başka bir dans yarışmasına bu şartlar altında imza atacaklarını hiç zannetmiyorum.

Kazanım olmadığı gibi, sponsorluk getirebilecek büyük potansiyeller kaybedilmiştir diyebiliriz.


4. FİNANS:
Bu yarışmanın bir AVM'de düzenlenmesi, maddi bir çalışmadır. Bu işten ne kadar gelir elde edildiği, nasıl bir anlaşma yapıldığı açıklanmalıdır. Bu işten gelir elde edilmediyse, neden karşılıksız bir şekilde Türkiye Şampiyonası isim hakkının bir AVM'ye verildiği izah edilmelidir.

Yok eğer gelir elde edildiyse, bunun tutarı ve neden gelir olmasına rağmen sporculara harcırah ödemesi veya dereceye girenlere para ödülü verilmediği de açıklanmalıdır.

Genel Kurul'a katılacak delege arkadaşların ilgisine sunulur...

5. HAKEMLER ve "ARTİSTİK JÜRİ"

Bu yarışmada da, tıpkı sezon boyunca olduğu gibi, TDSF Salsa Merkez Hakem Kurulu tarafından görevlendirilen hakemler görev almıştır. Fakat üç popüler ve halk tarafından tanınan isim "artistik jüri" ismi altında ön plana çıkartılmış, sanki yarışmaya dair bütün kararları bu heyetin aldığı intibası yaratılmıştır. Öyle ki, yarışmanın esas ödülü olan Türkiye Şampiyonluğu'nu kazanan Melisa ve Cem, aynı yarışmayı alt sıralarda tamamlayan, fakat "artistik jüri" tarafından "özel ödüle" layık görülen Nusret Dişçi ve Su Bilge Korucu çiftinden daha az ilgi görmüştür.

Bu durumun üç sakıncası olduğundan yarışmadan önce bahsetmiş ve yetkilileri -yine kendimizce- uyarmıştık:

a.) TDSF resmi hakem heyeti dışında birilerinin, herhangi bir resmi değeri olmasa bile aynı yarışmaya dair değerlendirme yapıp, derece vermelerinin sakıncasından bahsetmiştik. Şimdi halkın gözünden duruma bakarsanız ya ünlü isimlerden oluşan jüri bu işi çok iyi biliyor, diğer hakemlerin podyuma layık görmediği bir performans sergileyen çifti, kendi birincileri ilan ettiler.... Ya da bu ünlü isimlerimiz hiçbir şeyden anlamıyor olmalı ki, onların birincisi, diğer hakemlerin gözünde hayli alt sıralarda kaldı... Halk elbette sevdiği, bildiği ünlü isimlerin kararına daha çok değer vermiş, saygı duymuştur. Ne de olsa federasyonun resmi hakemlerini televizyonda görmüyorlar. Oysa biliyoruz ki, bu ünlü isimlerin değerlendirmelerinde, hakemlerimizin dikkat ettiği sportif hususların pek kıymeti yok.

b.) TDSF hakemliği bu camianın en saygın, en kıymetli ve el üstünde tutulması gereken pozisyonlarından biridir. Hakem olmak sorumluluk ister, bilinç, eğitim, tecrübe, sabır, stres yönetimi, adalet, empati ve daha nice mesleki ya da kişisel özellikler gerektirir. Bu değerli titri taşıyan isimlerin, reklam ve pazarlama uğruna, ne kadar sevsek, beğenerek takip etsek de,  TDSF'nin temsil ettiği "dansın sportif tarafıyla" uzaktan yakından ilgisi olmayan kişilerin altında konumlandırılıp, sunulması -bugüne kadar bu camiada gördüğüm en büyük ayıptır.

Bundan sonra federasyon yetkilileri yarışmalardan önce çıkıp konuşuırken "değerli hakemlerimiz" diye hitap ettiklerinde ne kadar ciddiye alacağıma emin olamıyorum şahsen.

c.) Bu iki maddeyi birleştirdiğimizde, halka daha iyi tanıtılmak istendiği için AVM'de düzenlenen dans sporu branşlarından salsa Türkiye Şampiyonası'nın, aslında halka yanlış tanıtıldığı sonucuna varabiliriz. Halk belli sportif değeri olan net ve kesin kurallar çerçevesinde değil, tıpkı televizyondaki yarışmalarda olduğu gibi güzellik yarışması formatında, kişisel takdir ve beğenilere göre kanaat getirildiğini düşündü. Zira onlara göre yarışmanın biricisi, ünlülerden oluşan "artistik jüri"nin seçtiği çift oldu. Onlara göre televizyonda yapılan şov nitelikli yarışmalarla, bizim en prestjili yarışmamız olması gereken Türkiye Şampiyonası'nın bir farkı yok; hatta birisi kendisine TV kanallarında 15-16 hafta boyunca yer bulabilirken, diğeri İstanbul'un ücra bir köşesindeki Maltepe Park AVM'de yer bulabilmiş...


SONUÇ:

Bunları ben değil, halk düşünüyor ve söylüyor. Dansı sevsin diye uğraşılan halk. Zaten sıkıntı da burada başlıyor. Dansı değil, dans sporunu sevdirmektir  Federasyonumuzun görevi. Federasyonumuz dansla değil, Dans Sporu ile ilgili faaliyetler yürütmesi gereken bir kuruluştur. Çünkü federasyonumuz bir "spor federasyonudur". Maalesef mevcut yöneticiler ve bu federasyonun kurulduğu günden bu güne geçen sürenin yarısından fazlasında başkanlık yapmış olan mevcut federasyon başkanımız bu durumun farkında değillerdir.

Koskoca Türkiye Şampiyonası'nın bir otel animasyonuna benzetilmesine izin vermelerinden ne yalan söyleyeyim başka bir anlam çıkartamıyorum zira.

21 Şubat 2014 Cuma

Geleceğe Dönüş

 Bugün sizleri zaman makinemizle geçmişe götüreceğiz. Kısa bir yolculuk olacak, sadece 1 yıl. Bu kısa yolculuğumuzda 2012-13 sezonundaki bir yarışmaya uğrayıp, bir takım enteresan hadiselere şahit olacağız. Şimdi çayınızı, kahvenizi hazırlayın, arkanıza yaslanın ve entrikalarla dolu bu heyecanlı yolculuğumuza başlayalım… 
 
İlk durağımız Nisan 2013. 
  Aşağıdaki metin, ekte de fotoğrafı bulunan 18.04.2013 tarihli TDSF-DK/02 Sayılı TDSF Disiplin Kurulu kararından olduğu gibi alıntıdır…Şu an için bir şey ifade etmeyebilir;fakat yolculuğumuzun sonraki adımlarında referans olarak kullanmak isteyebileceğiniz bir belgedir. Bakalım ne diyor bu belge: 
   
23 Aralık 2012 tarihinde İstanbul Ahmet Cömert Spor Salonu’nda yapılan Sportif Sosyal Danslar (Salsa) Kulüplerarası Türkiye Şampiyonası 2. Etap yarışmasında hakem olarak görevlendirildiğiniz halde yarışma bitmeden görevinizi yarıda bıraktığınızdan dolayı 13.3.2013 tarih ve 014 sayılı yazı ekinde “idari tedbirsiz”olarak Disiplin kurulumuza sevk edildiniz. 
 
Kurulumuz 18.04.2013 tarihinde konuyu görüşmek ve karar vermek üzere toplanmıştır. Bahse konu olaylarla ilgili olarak kurulumuza teslim edilen dosyanın muhteviyatı yarışmadan alınan sesli görüntülerin yer aldığı CD, yarışma Başhakemi Tülin MOTOLA ile yarışma organizasyon sorumlusu Zeynep Evren BÜYÜKSARIOĞLU’nun olayla ilgili olarak ortaklaşa düzenledikleri tutanak, federasyon Teknik Kurul Başkanı Berkan KAYMAZ ile Merkez Hakem Kurulu Başkanı KıvançGÜR tarafından düzenlenen 17.01.2013 tarihli inceleme raporu ve 20.03.2013 tarihli yazısı ve dilekçemiz incelenmiş 07.02.2013 tarihli savunmada ileri sürdüğünüz görüşler ve iddialarınızın kurulumuzca yapılan değerlendirmesinde; 
 
Salsa Müsabakalarının yapıldığı toplantılara katıldığınız, ortaya çıkan sorunların konuşulduğu ortamda bulunduğunuz, sporcunuzun müsabakaya katıldığın bildiğiniz halde, müsabakaların sonuna kadar çekilmeyip beklediğiniz, müsabakalar bitmek üzereyken federasyonu ve yarışmaları zor durumda bırakacak şekilde yarışma hakemliğinden çekilmeniz iyi niyet ve sportmenliğe uymadığı gibi Hakemlik kurallarını düzenleyen 24. Maddede açıklanan nedenler de gözetilerek Ceza Talimatının eyleminize uyan GÖREV SUÇU başlıklı 11. Maddesinin 1. Fıkrasının 17. Bendi uyarınca üçay süreyle Hak Mahrumiyeti cezası ile cezalandırılmanıza oybirliği ile karar verilmiştir. 
 
Bilgilerini ve gereğini rica ederim” 
  Image 
 
 
Geçen sezona damgasını vuran, bana göre yarışmanın iptalini gerektiren fakat federasyon kurullarınca hiçgerçekleşmemiş sayılan bu hadiseyi fazla detaya girmeden, kısaca hatırlayalım. 
  
(Burada anlatılanlar tamamen olaya bizzat şahit olmuş kişiler ve federasyona teslim edilmiş resmi raporlara istinaden düzenlenmiştir. Demeçlerine yer vermekte olduğum dostlarımız da bu olay neticesinde kendileriyle defalarca telefonda konuştuğumuzu hatırlayacaklardır.) 
 
Bu bölümde olayların akışını ve bu akışla ilgili federasyon kurallarını arka arkaya paylaşarak, konuyu çok bölmeden net anlaşılabilir olmasını sağlamaya çalışacağım. Önce olanları, akabinde kuralları okuyacaksınız… 
 
DURUM 
        25 Aralık 2012’de İstanbul’da yapılan 2. Etap Kulüplerarası yarışma öncesinde hakem heyeti olağan toplantı halindedir. Toplantı sırasında aynı zamanda Teknik Komite Başkanı olan ancak Hakemlik görevi için salonda bulunan Sn. Berkan Kaymaz sezonun ilk etabında, Ankara’da, B klasman’da derece alan Latino D.S.K sporcularından Batuhan Cengiz ve partnerini kastederek, önceki yarışmada bu sporcunun derece almasının hakemlerce yapılmış bir hata olduğunu, 0n-2 dans ederken ritm kaçırdığını fakat hakem grubunun bunu gözden kaçırdığını, bu konuda daha dikkatli olunması gerektiğini ve bu yarışmada (2. Etap) gözden kaçırmamak gerektiğini söylemiştir.     
“Hakemler İçin Kurallar" 
 
Madde 24- 
 
b)  Hakemleryarışma sırasında veya sonrasındane kendilerinin ne de başka hakemlerin yönettikleri müsabakalar için hiçbir nedenle yazılı veya sözlüeleştiri ya da yorumda bulunamazlar. Müsabakalara ait verilmiş kararları tartışamazlar.“ 
 
2-Hakemler İçin Genel Kurallar 
 
j)  Bir hakem herhangi bir yarışmada karar verebileceği herhangi bir yarışmacıya ilişkin açıkça taraflı bir konum almaktan kaçınacaktır. 
 
k) Bir hakem başka bir hakemi herhangi bir yolla etkilemeye ya da korkutmaya çalışmayacaktır. 
 
l) Bir olayda karar verme kurulunun (panelinin) üyesi olmayan bir hakem söz konusu olayla ilgili karar verme kurulunun (panelinin) üyesi olan başka bir hakemle söz konusu olayda (yarışmadaki) bir yarışmacının performansının özelliklerini veya yarışma hadisesinden önceki diğer performansları ya da sonuçları tartışmayacaktır. 
       Yarışmanın B klasman yarı finali sırasında çiftler önce bir arada, sonrasında ise heat’ler halinde piste çıkmaktadırlar. Bu sırada pistin kenarında bulunanTDSF Eğitim Komite Başkanı AytunçBentürkMHK Başkan’ı KıvançGür’ünyanına gelerek yüksek sesle Batuhan Cengiz ve partnerinin ritim kaçırmakta olduğunu, önceki yarışmada da bu çiftin haksız yere derece aldığını,hakemlerin dikkat etmesi gerektiğini söylemiştir. Yarışmanın başhakemiTülin Motola da diyalog yüksek sesle gerçekleşmekte olduğundan, bu sahneye ve sözlere şahit olmuştur. 
 
       Bunun üzerine başhakem Tülin Motolahenüz B klasman puanlamaları tamamlanmamışken, ilgili çiftin de dahil olduğu ve değerlendirilmesi gereken en az bir dans daha yapılacakken, hakemleri yanına çağırarakSn.AytunçBentürk’ün Batuhan Cengiz ve partneri ile ilgili olarak (sırt numarası belirterek) sürekli ritim kaçırdıkları yönündeki yorumlarını hakemlerle paylaşmış ve çiftin finale kalıp kalmaması konusunda dikkatli olunması gerektiğini söylemiştir. 
 
“Hakemler İçin Kurallar" 
 
Madde 24- 
 
2-Hakemler İçin Genel Kurallar 
 
k) Bir hakem başka bir hakemi herhangi bir yolla etkilemeye ya da korkutmaya çalışmayacaktır. 
 
l) Bir olayda karar verme kurulunun (panelinin) üyesi olmayan bir hakem söz konusu olayla ilgili karar verme kurulunun (panelinin) üyesi olan başka bir hakemle söz konusu olayda (yarışmadaki) bir yarışmacının performansının özelliklerini veya yarışma hadisesinden önceki diğer performansları ya da sonuçları tartışmayacaktır. 
 
3-Hakemler İçin Genel Davranış Kuralları 
 
b) Bir hakem kararlarında tutarlı, tarafsız ve objektif olmalıdır. Ön yargılı karar yarışmanın bütün temelini sabote eder. 
 
       Başhakem Tülin Motola’nın bu sözleri hakemler arasında farklı tepkilere yol açmıştır. Bu kısa konuşmanın hemen sonrasında Batuhan Cengiz ve partnerinin de yer aldığı B klasman yarı final değerlendirmesinin son bölümüolan toplu danslar yapılmıştır. Toplu dansların bitiminde yarışma hakemlerindenSn. Ulaş Ata yarışmadan çekildiğini belirtmiştir. Bu noktada hakemler yine bir araya gelmiş ve yarışmada kaydedilen görüntülere de yansıyan kısa süreli tartışmalar gerçekleşmiştir. 
 
       Doğuş Özdemir ise B klasmana dair son performansları hakem masasından izlemiş ve performans sonunda yarışmadan çekildiğini söylemiştir. Bu durum da yarışmada kaydedilen görüntülere de yansımış, diğer hakemlerin Doğuş Özdemir’i ikna çabaları görülmüştür.  

Ulaş Ata ve Doğuş Özdemir’in yarışmadan çekilme kararı alırken birbirlerinden haberi olmamıştır. Her ikisi de aynı gerekçeyle, yarışmadaki performanslara dair 3. Şahısların yorumlarının hakemlere aktarılmasınınmanipülasyon kapsamına girmesi vesağlıklı değerlendirme yapılmasının önüne geçmesi sebebiyle yarışmadan çekildiklerini daha sonradan,Tülin Motola tartışmanın pistte devam etmesini engellemek adına hakemleri toplantı odasına davet ettiğinde fark etmişlerdir. 
 
       Dönemin TDSF Genel Sekreteri’nin ve MHK Başkanı KıvançGür’ün de dahil olduğu bu görüşmeler neticesinde, Ulaş Ata ve Doğuş Özdemir hakem kararlarının manipüle edilmesini sağlayacak eylemler gerçekleşmesi sebebiyle ve hakem talimatının ilgili maddeleri uyarınca kendilerine verilen hak çerçevesinde yarışmaya devam etmeme kararı almışlar, Genel Sekreter tarafından “cezalandırılırsınız” bilgilendirmesine karşın bu kararlarının arkasında durmuşlardır. Diğer hakemler ise Genel Sekreter’den gelen bu bilgilendirme sonrasında yarışmaya devam etmişlerdir. 
 
“Hakemler İçin Kurallar" 
 
Madde 24- 
 
2-Hakemler İçin Genel Kurallar 
 
a) Bir hakem fiziksel ya da zihinsel durumunun herhangi bir sınırlama olmaksızın işini uygun şekilde yapmasına izin vermediğini bilirse veya buna inanırsa başhakeme bilgi vererek yarışmadan çekilecektir.  
 
 
YORUM 
 
        Yukarıda anlatılan olay ve TDSF Hakem Talimatında yer alan ilgili maddeler incelendiğinde yapılan tüm eylemler ve şahısların aldıkları tüm kararlar kapsamında sadece Ulaş Ata ve Doğuş Özdemir’in yarışmadan çekilme kararının kurallarla bağdaştığını görmekteyiz. 
 
        Buna karşılık ceza alan kişiler de sadece Ulaş Ata ve Doğuş Özdemir olmuştur. Kuralları ihlal ettiğini gördüğümüz diğer isimlerin ceza almaması şaşırtıcıdır… 
 
Yoksa değil midir? Şahsen ben şaşırmamıştım... Neyse, kararı size bırakıyor ve buradan başka bir detaya geçiyoruz. 
 
        Ulaş Ata ve Doğuş Özdemir’in ceza aldıkları maddelerden birinin “sporcularının yarışmaya katıldıklarını bildikleri halde değerlendirme yapmak”şeklinde isimlendirildiğini özellikle belirtmek gerekiyor. Hakem talimatının ilgili maddesi şu şekildedir: 
 
 
“Hakemler İçin Kurallar" 
 
Madde 24- 
 
2-Hakemler İçin Genel Kurallar 
 
b) Bir hakemin bir yarışmada karar vermesini uygunsuz kılan, bir yarışmada yarışan herhangi bir şahsın hakemin yakın ya da geniş ailesinin bir üyesi olduğu ya da hakemin yarışmadaki herhangi bir yarışmacı ile kişisel ilişkisinin veya bağlı bulunduğu kulübün sporcusu gibi bir durumda ilgili hakem başhakeme bilgi vererek karar vermeyecek ve yarışmadan çekilecektir. 
 
        İlginçolan şudur. Ulaş Ata ne şu anda, ne de o dönemde herhangi bir kulübünyöneticisi olarak görev yapmamış, yapmamaktadır. Dikkat edin, “kulüp”diyorum, okul değil. Ulaş Ata DANSKEYFİ DANS AKADEMİLERİ’NİN işletmecisidir. Yarışmada bu okul adına katılan bir sporcu bulunmamaktadır. Bu okulla aynı adreste faaliyet gösteren Dans Sporu 34 Kulübüile ise Ulaş Ata’nın resmi bir bağlantısı bulunmamaktadır, bu kulüp kapsamında sporcu yetiştirmemektedir. Dolayısıyla Ulaş Ata’nın ilgili yarışmada sporcusu bulunduğu bilgisi doğru değildir. 
 
        Aynı gerekçeyle ceza alan bir diğer hakem Doğuş Özdemir’in antrenörlük belgesi olmasına rağmen, resmi olarak herhangi bir kulüple antrenörlük sözleşmesi o dönemde de, şu anda da bulunmamaktadır.Herhangi bir sporcu çalıştırmamaktadır. 
 
        Aynı yarışmada görev alan hakemler arasında Ulaş Ata’ya ve Doğuş Özdemir’e verilen cezada yer alan bu gerekçeyi paylaşabilecek, o gün itibariyle yarışmada sporcusu bulunan kulüplerde antrenörlük yapan isimler şunlardır: 
o  Denizhan Mersinoğlu –Viento 
o  Berkan Kaymaz –Crypto 
o  Zafer Coşkun –Muğla DSK 
 
        Bu yarışmayı takip eden salsa branşına ait TDSF resmi yarışmalarının tamamında, sporcusu olmasına rağmen hakemlik yapan fakat disiplin kurulu tarafından benzer bir cezaya çarptırılmayan isimlerin listesi aşağıda bulunmaktadır.  Listede hatalar olabilir, mümkün olduğunca son 2 senenin tüm yarışmalarının tüm klasmanlarını ve hakemlerini, sporcularla birlikte karşılaştırmaya çalıştım.  Elbette bu listeyi yayımlarken maksadımız “bu isimlere de ceza verin” demek değil. Dans sporunda nispeten yeni bir ülke olduğumuzdan dolayı bu sporla ilgilenen kısıtlı bir kesimin olması ve bu kesimin içerisinden“sadece antrenör”veya “sadece hakem” çıkartmanın olanaksızlığının farkındayım. Fakat yine de bu olanaksızlığın bahane edilmesi sonucu oluşan, hakkaniyet seviyelerini zorlayacak derecedeki suiistimallere de son derece karşıyım. İsmi geçen arkadaşlarımız lütfen suçlandıklarını düşünmesinler.Kaldı ki bu durumu deklare eden ben değil bizzat TDSF ilgili kurullarıdır. Zira bu bilgilerin tümü hali hazırda TDSF ana sayfasındaki yarışma sonuçları başlığı altında mevcuttur. Burada sadece derlenmiş halini görüyorsunuz, tek fark bu. Sonuç olarak, bu hakem arkadaşlarımızın da yaptığı değerlendirmelerin adil olup olmadığını değil, federasyon uygulamalarındaki çifte standart ve kural ihlallerinin altını çizmektir maksadımız. Sevgili Yalçın Şişman’a da hep söylediğim gibi, an itibariyle salsada hakemler en çaresiz insanlardır… 
 
 
2012- 2013 SEZONU 
19.01.2013 
Berkan Kaymaz - Crypto 
Denizhan Mersinoğlu - Viento 
Emre Çay - Seans Dans 
Damla Demirci Çelik - Salsa Ankara DSK 
Oğulcan Aksoy - Konak Belediyesi SK. 
Zafer Coşkun - Muğla DSK 
 
10.02.2013 Türkiye Şamp. 
Ozgecan Ergun - Hayat Dans 
Denizhan Mersinoğlu - Viento 
Selim Unal - Anatolia DSK 
 
24.02.2013 
Ozgecan Ergun - Hayat Dans 
Denizhan Mersinoğlu - Viento 
Selim Unal - Anatolia DSK 
Zafer Coşkun - Muğla DSK 
 
18.04.2013  ULAŞ ATA VE DOĞUŞ ÖZDEMİR HAKKINDA VERİLEN KARARIN TARİHİ. BU TARİH İTİBARİYLE KARAR EMSAL NİTELİĞİNDEDİR. 
05.05.2013 
Elif Bostancı - Manisa D.Akd. 
Ozgecan Ergun - Hayat Dans 
Zafer Coşkun - Muğla DSK 
Denizhan Mersinoğlu - Viento 
 
25.05.2013 
Denizhan Mersinoğlu - Viento 
Ozgecan Ergun - Hayat Dans 
 
2013- 2014 SEZONU 
03.11.2013 
Zafer Coşkun - Muğla DSK 
Denizhan Mersinoğlu - Viento 
Selim Unal - Anatolia DSK 
Onder Pamukoglu - Dans Adres 
 
 
01.12.2013 
Denizhan Mersinoğlu - Viento 
Ozgecan Ergun - Hayat Dans 
Eda Soz - Eda Soz D.S.K 
Zafer Coşkun - Muğla DSK 
Berkan Kaymaz - Crypto 
Onder Pamukoglu - Dans Adres 
Emre Çay - SEANS DSK 
 
16.02.2014 ??? 

 
 
 
        Yazımızın başında yer alan ceza bildirisi resmi bir devlet kurumunun birimlerince hazırlanmış olduğundan, içerisinde yer alan tüm gerekçeleri dikkate almamız gerekmektedir. O halde: 
  Sporcusunun müsabakaya katıldığını bilmesine rağmen hakemlik yapmak”ceza gerektiren bir suçise –ki TDSF Hakem Talimatı bunu yasaklamıştır- ortada emsal niteliği taşıyan bir vaka bulunmasına rağmen bu uygulama daha sonra neden hiçyürürlüğe alınmamıştır? 
 
        Bu durum ilgili tarihten sonra (25 Aralık 2012) yapılan TDSF salsa yarışmalarının tamamının bu sezonu da kapsayacak şekilde geçersiz sayılmasını gerektirmez mi? Gerektirmiyorsa suçdeğildir;suçdeğilse Ulaş Ata ve Doğuş Özdemir’e neden bu gerekçeyle ceza verilmiştir? 
 
 
        Buradaki çifte standardın sorumlusu kimlerdir? Federasyon talimatlarını ihlal edenler alenen ortadayken, bu durum neden görmezden gelinmektedir? Bu durumdan kim veya kimler istifade etmektedir? 
 
        Altı çizilmesi gereken nokta şudur. Verilen cezalar resmidir. Dolayısıyla cezaların dayanakları da resmi olmalıdır. Resmi dayanaklara göre Ulaş Ata ve Doğuş Özdemir’in herhangi bir “spor kulübüyle”antrenörlük sözleşmeleri VE / VEYA işletmecilik durumları bulunmamaktadır. Fakat bu görevleri yaparken salsa hakemliğine soyunan isimler mevcuttur ve haklarında en ufak bir işlem başlatılmadığı gibi, hem federasyonun en yetkili kurullarında başkanlık görevleri verilerek adaletsiz “tekelcilik”yapısına müsaade edilmekte, hem de bizzat federasyon yöneticileri tarafından “kulüplerde yöneticilik yapan, antrenörlük yapan”kişilerin yarışmalara hakem olarak davet edilmeleri özellikle istenmektedir. Kaynağım muhtelif (bilhassa eski) MHK üyeleridir. 
 
        Zira yönetimleri kulüpler seçer; oy gücükulüplerdedir. Kulüplerle iyi geçinmekgerekir. İyi geçinilen kulüplerin de mümkün mertebe fazla oy hakkı elde etmesi gerekir. O halde bu kulüplerin yarışmalarda daha etkili sonuçlar almaları gerekir…O yüzden kulüplerden hakem davet edilmesi önemlidir. 
 
Böylece sizleri tekrar ait olduğunuz tarihe, 2014 yılının bu güzel Şubat gününe sağ salim teslim ediyoruz. Hani filmlerde hep söylerler ya; geçmişe giderseniz kimseye gözükmeyin, hiçbir şeyi değiştirmeyinGeçmişte yaptığınız değişiklikler kendi zamanınıza ve geleceğe etki eder ve geri döndüğünüzde domino etkisiyle bambaşka bir dünyada bulabilirsiniz kendinizi. Geçmişe yaptığımız bu yolculukta kimseye gözükmedik, hiçbir şeyi de değiştirmedik, ondan eminiz…Tüm olaylar ve kararlar oldukları gibi duruyorlar. Fakat bu seyahatten öğrendiklerimiz sayesinde bugün, kendi dönemimizde olaylara daha farklı bakan, daha net gören, daha iyi düşünen, olan biteni araştıran, farkına varan, sorgulayan, gerekirse hesap soran bireyler haline gelmiş olmamız muhtemel. Bu da ileride benzer olaylar karşısında alacağımız tavrı etkileyebilir. Bir başka deyişle, aslında geleceğimizi ve kaderlerimizi değiştirmiş olabiliriz…    

Seneye “Geleceğe 
Dönüş”filmindeki uçan “kaykay”icat edilir mi bilemem ama böyle bilinçlenmeye ve öğrenmeye, gördüklerini ve bildiklerini daha cesur ortaya koymaya devam eden bir camia haline gelirsek, bir takım taşların yerinden “kayacağı”kesin…;) 
 
 
Sevgiler